9 Mart 2011 Çarşamba

Shogun 2: Total War


İlk Total War oyunu çıkalı on sene oldu ve on senedir seri devam ediyor. Onuncu yıldönümünde yapımcılar, ilk oyunu tekrar anıyorlar. Oyunun çıkmasına günler kala demosu yayınlandı ve demoya yönelik izlenimlerimi size aktarmak istiyorum.

Öncelikle, seriye genel bir bakış atalım. Serinin ilk oyunu olan Shogun Total War çıktığında, oyun eleştirmenlerinden genel olarak yüksek notlar almıştı. Hem tur bazlı strateji ekranı hem de gerçek zamanlı savaşları bir arada kullanması, seriyi bambaşka bir yere taşıdı.



Geçtiğimiz on yılda seri ve ek paketleri bizi Feodal Japonya'ya, Orta Çağ'a, Roma'ya, 19. Yüzyıla götürdü; Japon klan savaşlarını, Haçlı Seferlerini, Töton Şövalyelerini, Viking istilalarını, Kartaca'nın Roma'ya baş kaldırışını, Amerika'nın Bağımsızlığını, Napolyon savaşlarını tekrar yaşattı. Şimdi tekrar, Japonya'ya dönüyoruz.



Serinin üçüncü oyunu olan Rome'da, strateji ekranıyla ilgili dinamikler değişmişti. Bundan sonra çıkartılan oyunlarda strateji ekranının genel yapısına dokunulmadan ufak tefek değişiklikler yapılmıştı. Hatta bu yeniliklerden sonra Orta Çağ'a geri dönüldü ve Medieval II Total War çıkartıldı. Şimdi de bunun gibi pek çok yenilikle Japonya'ya dönüyoruz.



Oyuna, serinin önceki oyunlarında olmayan pek çok özellik eklenmiş. Bazı özelliklerse revize edilerek oyuna uygulanmış. Mesela Empire'da okullardan yaptığımız teknoloji araştırmalarını artık “Mastery of Arts” adı altında yapabiliyoruz. Tabii ki araştırmalar feodal Japonya'ya göre düzenlenmiş ve isimlendirilmiş.



Oyundaki bütün çizimler “Ukiyo-e” denen Japon resim sanatıyla yapıldığı için, muhteşem bir görsellik var. Arayüzdeki asker resimleri, komutan ve diğer kişilerin çizimleri hep böyle. Ayrıca oyuna yeni eklenmiş olan ansiklopedi özelliğindeki çizimler de bu şekilde yapılmış.



Hem strateji ekranındaki hem de savaş ekranındaki arayüz küçültülmüş. Her şey daha derli toplu olmuş ve arayüz küçük olduğu için alana hakimiyet daha kolay.

Önceki oyunlarda, strateji ekranındayken sivil adamlarımızı bulmak eziyetti. Listeden bakıp görebiliyorduk, ancak hangisini görevlendirdik, hangisi boşta tek tek bakmamız gerekebiliyordu. Ancak bu oyunda küçük haritada (minimap) görev verilmemiş olan adamlarınızı küçük simgelerle göstermiş. Yani ninjalarınız yıldız, “metsuke” adı verilen ve bir çeşit gizli polis olan adamlarınız göz gibi simgelerle gösteriliyor ve siz bu simglere tıkladığınızda doğrudan onların yanına gidebiliyorsunuz.



Sivil birimlerle ilgili pek çok yenilik getirilmiş. Öncelikle, yenilik sayılmasa da, eski oyunların bazılarında gördüğümüz kısa videolar (mesela birisine suikast girişiminde bulunduğunuzda çıkan videolar gibi) geri dönmüş. Yeni getirilen seviye sistemiyle, artık birimlerinizi istediğimiz yönde yükseltebiliyoruz. Mesela bir ninjayı, seviye atlarken aldığı puanları dağıtarak sabotaj ya da suikast üzerinde uzmanlaştırabiliyoruz.



Seviye atlamanın aynısı generaller için de geçerli. Önceki oyunlarda gelişimine hiç müdahale edemediğimiz generalleri, bu oyunda puanları dağıtarak saldırı, savunma, kuşatma ve kuşatma savunma alanlarında uzmanlaştırabiliyoruz.

Elimize bırakılan seçimlerden birisi de, taht varisi konusu. Önceki oyunlarda bu seçimi yapamamanın sıkıntısını yaşamıştım. Mesela bütün özellikleri yüksek bir prens, kendinden daha büyük bir prens var diye tahta geçemiyor, general olarak kalıyordu. Ülkenin başınaysa vasıfsız birisi geçmiş oluyordu. Diğer prensleri suikastçılara temizletip istenilen kişiyi tahta geçirmek olasıydı, ancak suikastçıların prensleri öldürme oranları çok düşüktü. O yüzden bu oyundaki birden fazla prens arasından seçim yapma olayı çok iyi olmuş. Aynı şekilde kralın kardeşi olan kişilerden ve yetkin generallerden, bakan sayılabilecek yetkililer atayabiliyoruz, ki bu özelliğin çok benzeri Empire'da da vardı.



Strateji ekranıyla ilgili bir diğer yenilik de, şehirlerdeki küçük kasaba ve maden gibi binalara daha kolay oluşabilmek. Eskiden bunun için ya haritada gezmek ya da listeden bakmak gerekiyordu. Şimdiyse şehri seçtiğiniz zaman, şehirdeki diğer binaları ya da bina yapılabilecek yerleri arabirimde görebiliyorsunuz, bu da erişimde kolaylık sağlıyor.

Oyundaki bir diğer yenilik de, kıyıya yakın kalelerin kuşatmasında artık gemileri de kullanabiliyor olmak. Bu da şüphesiz ki kuşatma savaşlarına çok büyük bir yenilik getirecektir.



Oyunun demosundan anlayabildiğim bu kadar yenilik göz dolduruyor. Muhakkak ki oyunun kendisinde daha fazla yenilik vardır ve bu da adına yaraşır bir oyun olacaktır. 15 Mart'ta piyasaya çıkacak olan oyunu Steam üzerinden şimdiden önsiparişle temin edebilirsiniz. Ayrıca demoya da Steam üzerinden ulaşılabiliyor. Tam sürümünü oynamadan puan vermek istemiyorum, ancak sabırsızlıkla beklediğimi ve gecelerimi bu oyuna vermekten korktuğumu söylesem sanırım yeterli olur:)

Oyunun resmi sitesine buradan, Steam'e buradan ulaşabilirsiniz.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

dostum veliaht seçmenin olmasına çok sevinmişsin ama bu özellik rome da da vardı boşuna kendi prenslerine suikast yaptırmana gerek yok.

estorn dedi ki...

Doğrudur, Rome'u etraflıca oynamamıştım, bunu daha çok Medieval'larla kıyasladım. Düzeltmeniz için teşekkür ederim.